-
1 büßen
cezasını çekmek -
2 sühnen
cezasını çekmek -
3 büßen
büßen v/t und v/i <h>: büßen (für) -in cezasını çekmek;das sollst du mir büßen! bunu sana ödeteceğim! -
4 sühnen
sühnen v/t <h> -in cezasını çekmek -
5 büßen
-
6 sühnen
-
7 verbrennen
verbrennen*bei lebendigem Leibe \verbrennen canlı canlı yanmakIII vrsich \verbrennen kendini yakmak (an -de);ich habe mir die Hand verbrannt elimi yaktım -
8 Zunge
Zunge <-n> ['tsʊŋə] f1) ( Organ) dil; (Land\Zunge) dil, berzah;jdm die \Zunge herausstrecken birine dil çıkarmak;es liegt mir auf der \Zunge ( fig) dilimin ucunda;sie hat eine lose \Zunge dilini tutamaz;seine \Zunge hüten dilini tutmak;seine \Zunge im Zaum halten dilini tutmak2) ( Lasche) dil3) zool (See\Zunge) dil balığı -
9 verbüßen
eine Strafe - verbüßen cezasını çekmek -
10 Strafe
Strafe <-n> ['ʃtra:fə] f1) ( allgemein) ceza;seine gerechte \Strafe bekommen hak ettiği cezayı almak [o görmek], cezasını bulmak, belasını bulmak;zur \Strafe ceza olarak2) (Geld\Strafe) ceza3) (Freiheits\Strafe) ceza;eine \Strafe absitzen bir cezayı çekmek;eine \Strafe zur Bewährung aussetzen bir cezayı tecil etmek
См. также в других словарях:
cezasını çekmek — 1) yaptığı bir kusur veya tedbirsizliğin zararına uğramak Bu haylazlığının cezasını çeker. P. Safa 2) hükmedilen cezayı bitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
günahını çekmek — (birinin) birinin yaptığı veya birine karşı yapılan kötülüğün cezasını görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilinin cezasını (veya belasını) çekmek (veya bulmak) — ölçüsüz, düşüncesiz konuşma yüzünden zarar görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceza — is., Ar. cezāˀ 1) Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım 2) huk. Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım ... kimse insan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebe — is. 1) Doğum işini yaptıran kadın Ebe demek yarım doktor demektir. R. N. Güntekin 2) hlk. Büyük anne, nine 3) Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kefaretini ödemek — (bir şeyin) cezasını çekmek Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük